Sayfalar

4 Şubat 2016 Perşembe

Rahat mı batıyor ne ?

Bazen insana rahat mı batar bilinmez ama canı bişeyler ister. Nasıl desem.. elma tadında portakal olsa da ekmeğin üzerine sürüp kaşıklasak gibi saçma sapan istekleri olabilir.
Buna benzer durumlarda boş duramaz insanlar, rehberinde en çok arzuladığı kişilere mesaj atarlar.
Kimisi bunu yapmamak için mücadele eder, ne yapar ne eder kazanır ve ya kaybeder ama ikisinin sonucu hüsranla bitmek zorundadır. Çünkü birisinde sizi üzer, diğerinde siz üzülürsünüz. Size batıyordur, rahat batıyordur yani.

Fiziksel acı mı ? yoksa duygusal acı mı ? tercihiniz ne ?
Duygusal olarak acı çekince, fiziksel olarak acı çeker miyiz ? kalp ağrısı hangi acıya sızıya giriyor ?
İlacı var mı ? ya asıl soruyu unuttuk, insanın kalbi neden ağrır ki ? Sevmekten desek imkansız. İnsanlar mutlu olmak için seviyor, seviliyor. Yoksa tam tersi miydi ? üzülmek için mi ?

'Hadi kalk dışarı çıkalım..'
"Abi noldu yine ?"
'Canım sıkkın anlatırım.'
"Evde bizden başka kimse yok, burada anlatsan olmaz mı abi ? he ? bak hem dışarısı buz gibi ?"
'Tamam neyse, otur sen kalkma battaniyenin altından, ben çıkıcam biraz. Telefonum kapalı olabilir, kafa dinlicem merak etme beni'

Acaba yalnız mı bıraksam, yanında mı gitsem ? biraz yalnız kalsa iyi gelir mi acaba, yoksa ayıp mı olur yalnız bıraksam ? Amaan çok büyük bir derdi olsa burada anlatırdı bana, illa dışarlara çıkmaya gerek yok.

"Tamam abi, uyurum ben anahtarını al"

Buz gibi hava, hafif bir esinti, geçen gecede ki gibi bir ayaz vardı ama hava durumunda yağmur var demişti gelen yağmur bulutları ayazı biraz kırmıştı, şanslıydı. 
Çıkardı ellerini cebinden, kulaklığı aldı taktı kulağına caddeye çıkınca yaktı sigarasını geçirdi kapşonu kafasına başladı amaçsız yürümeye.

Yürüdüğünün farkında bile değildi aslında, yürümek için değil kafasında ki soruları cevaplamaya çıktı aslında dışarı. Belki bir ümit karşısına gelecek tinercilerle kavga edecek dayak atacak yada dayak yiyecek rahatlayacaktı, rahatlamak ta değil amacı tek amacı vardı, ağrısını dindirecek bir ilaç.
İçki almaya parası yok, son parasını alkole verse bu sefer sigara alamayacaktı, olabildiğince başının çaresine bakmaya çalışıyordu.

Acaba arasam mı ? diye geçirdi kafasından ama cesaret edemedi. Ya açmazsa ? aramamak mı daha zor yoksa arayıp açmadıktan sonra ki hüzün mü daha zor ? kapışır aslında bunlar.
Gecenin son dolmuşları, son otobüsleri gidiyordu, sokaklarda gündüze nazaran kimsecikler yoktu üşüyerek elleri cepte yürümeye devam etti. Ne yapacağını hala kararlaştıramadı.

En sonunda karar verdi, arayacaktı ama onu değil, zaman geçsin diye başkasını maksat kendini avutmak anlıkta olsa onu unutmak.

Aldı telefonu rasgele rehberi kurcaladı, buldu Elif'i arıcaktı.

'Alo. Elif naber ?'
- Sen kimsin kardeşim, Elif yok ben varım bana söyle.
'Pardon yanlış oldu kardeşim.(!)'
'Mınakodum kızı, hemen de bulmuş birisini!'

Sinirlendi ama aradığında kız yerine erkeğin çıkmasına değil, hayatın hep bunun üstüne bodozlama gitmesine sinirlendi.
İçinden ağlamak, bağırmak geliyordu, daha gözünden bir damla yaş akmamıştı hiç kimse için. Bu kız için aksa, acaba değer miydi o akan gözyaşlarına. O akan gözyaşlarının karşılığını alabilir miydi ?
Korkuyordu, ağlamaktan korkuyordu. Ağlamamak için inadına gülüyor, güldükçe içindeki duygular daha da karışıyordu daha da kötüye gidiyordu. Eve geri döndü paketi dışarıda bitirmişti.
İlk işi Mike'den bir dal sigara almak oldu, yatağına gitti.
Her zaman ki gibi sabah olmasını bekledi, amaçsızca sebepsiz yere. Tekrar acı çekmek için..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder