Sayfalar

18 Haziran 2019 Salı

Acıyı damardan mı yoksa ağızdan mı?

Acıyı nasıl istersin?
Damardan mı yoksa ağızdan mı?
Acı acıdır aslında, başka bir manası yoktur, tanımı yoktur, herkesin acısı tanımı farklıdır ama nasıl alırsan al acıyı öyle yada böyle çekeceksin onun sonucuna katlanacaksın.

Burda asıl önemli olan acıyı yaşarken kimlerle olduğun.

Peki acıyı tek mi istersin başkalarıyla mı?
Tek yaşarsan kolay mı atlatırsın zor mu yada başkalarıyla paylaşırsan daha mı kolay olur yoksa daha mı zor?
Yazı mı tura mı? seçimlerden ibaret her şey.

Peki bizi şekillendiren yaşadıklarımız mı yoksa acılarımız mı?

Acılarımızı gerçekten paylaşıyor muyuz yoksa paylaştığımızı mı sanıyoruz.
Yaşadığımız şeyi başkasına anlatırken o kişi o acıyı yada anı yaşamamışsa bizi nasıl anlayabilir?

"Seni anlıyorum" yalanına mı inanıyoruz hepimiz yoksa inanmak mı istiyoruz?
İnanınca acılar geçiyor mu nasıl aldığına/yaşadığına bakmaksızın.

Yaşarken mutlu olmak istiyoruz, peki acıya alıştıysak, mutlu dediğimiz anlar gerçekten bizim acılarımızsa ne olacak?
Yada mutlu olurken biraz biraz acı biriktiriyorsak, bu biriktirdiklerimiz sonradan topluca çıkıyorsa bizden acıtarak?

Yaşamanın manası nedir o zaman? Yaşamak acıtır mı gerçekten.

Yada şunu diyebilir miyiz, mutluluklarımızı acılar ile takas mı ediyoruz?
Hayatta bir denge varsa biri varken öteki kayboluyorsa yada terazinin bir tarafı inerken öteki tarafı kalkıyorsa diyebilir miyiz acaba mutlu olurken aslında acılarımızda artıyor?

Yada bizim mutluluklarımız hafif ise biz o hafif anlarda mutlu olmaya çalışırken acı kefesinin ağır basmasını sağlıyorsak bundan sonra mutlu olabilir miyiz?

Peki mutluymuş gibi davransak bir şey değişir mi?

Acılarımızı başkalarıyla paylaşmak yerine tek yaşamak daha mantıklıysa neden insanlar beraber yaşıyor, zaten acıyı getiren de diğer insanlar değil mi?

İnsan gerçekten sosyal mi, bir sürü canlısı mı? Sürüden birisi ayrılınca neden bizi çok etkiler?

İnsan yaşamının sonuna kadar acılarıyla tek başına mücadele edebilir mi?

Mutlu anımızda yanımızda bir çok kişi varken kötü zamanımızda yanımızda pek az yada hiç kimsenin olmaması nasıl bir şey? Demek ki insan tek başına daha güçlü diyebilir miyiz.

İnsan tek başına daha güçlüyse başkalarına neden bel bağlar, bir süreden sonra aileler çocuklarını neden azat etmez?
İnsan yaşlandıktan sonra neden çocukları tarafından bakılmak ister?
Ölüm kaçınılmazsa neden bunca tedavi, bunca ilaç var?

Ne yaparsak yapalım hepimizin yeri toprağın altıysa doktorlar insanları neden daha çok yaşatmak için çaba sarf eder.

Daha çok acı çekelim diye mi? Damardan yada ağızdan ne fark eder. Acı her türlü acıdır.

Bizi şekillendiren yaşadıklarımızsa ve yaşadıklarımız acıysa nerede o zaman bardağın dolu tarafı.

Ben size söyleyeyim bardak istediği kadar dolu olsun, bardağın boş tarafı taşıyor onu biz sadece tanımlamıyoruz. Çünkü onu görmek işimize gelmiyor, hayatımız boyunca 1 adet dolu bardak ile mutlu oluyoruz, bardağın taşan boş tarafınaysa sadece bakma diyoruz.